Prof. Ario Ceccotti: ‘’Ahşap hak ettiği değere kavuşmalı’’

Uluslararası ahşap sektörünün önde gelen uzmanları arasında yer alan, inşaat mühendisi Prof. Ario Ceccotti, Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde Ahşap Mühendisliği üzerine dersler veriyor. Yangına ve depreme dayanıklılığının yanı sıra ekolojik olarak çevre dostu bir inşaat malzemesi olan ahşap dünyada son yıllarda daha fazla tercih ediliyor. Peki, ahşaba gereken önemi ve değeri veriyor muyuz?
 

 

Prof. Dr. Ario Ceccotti, 2018-2019 Akademik Yılı'nda Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nde misafir öğretim üyesi olarak ders vermeye başladı. İtalya'nın en köklü mimarlık okullarından biri olan ve tasarım alanında dünyanın en önemli eğitim kurumlarından biri olarak gösterilen Venedik IUAV Üniversitesi Mimarlık, İnşaat ve Konservasyon Bölümü'nde görev yapmış olan Prof. Ceccotti Yapısal Stabilite, Ahşap Mühendisliği, Sismik ve Ahşap Yapılar alanında dünyanın da sayılı uzmanlarından biri. Prof. Ario Ceccotti ile ahşap üzerine konuştuk.

Prof. Dr. Ceccotti, Boğaziçi'nde ders vermeye nasıl başladınız?

Ario Ceccotti- Boğaziçi'ne gelmeden önce Venedik'te mimarlık fakültesi öğrencilerine inşaat mühendisliği dersleri vermekteydim, daha önce ise Floransa Üniversitesi'nde mühendislik fakültesinde öğretim görevlisiydim. Emekli olmadan önce, İtalya'da Ulusal Araştırma Konseyi'nde (CNR) Orman ve Ahşap Enstitüsü (IVALSA) Direktörü olarak görev yaptım. Bu enstitü biyoçeşitliliğin korunması, ormanlarda kaliteli kereste üretiminin desteklenmesi, ahşabın inşaat mühendisliğinde kullanımı gibi konularda araştırmalar yapan bir kurum. Bu çerçevede, sürdürülebilir ahşap üretimi ve kullanımı alanında çeşitli bilimsel araştırmalar yapılmakta.

Ahşap konusunda dünya üzerinde çalışan çok fazla sayıda insan yok, bu nedenle birbirimizi çok iyi tanırız. Ben de bugüne kadar çok çeşitli meslek kuruluşlarında, ortak araştırmalarda çok sayıda meslektaşımla bir araya geldim. Hatta bu kişilerden biri şu anda Kanada'da bu alanda çalışan en önemli bilim insanlarından biri olan Erol Karacabeyli'dir. Karacabeyli, Kanada'daki ahşap araştırma merkezlerinden FPInnovations'ın yöneticilerinden biri ve 2013 senesinde kendisine Orman Ürünleri Konseyi (Forest Products Society) ve Amerikan Odun Konseyi (American Wood Council) tarafından Ahşap Mühendisliği'nde Hayat Boyu Başarı Ödülü verilmiştir. Erol Karacabeyli ile Kanada'da yaklaşık üç sene beraber çalıştık ve iyi dostum oldu.

Türkiye Ulusal Ahşap Birliği ve TORID’in (Türkiye Orman Ürünleri Sanayicileri ve İşadamları Derneği) de çabalarıyla son yıllarda ahşabın önemi ülkenizde daha çok vurgulanır oldu. Bu kapsamda ahşap mühendisliğinin üniversitelerde ders olarak verilmesi gündeme geldi ve bu teklif Erol Karabeyli'ye götürüldü. Erol, Kanada'da olması nedeniyle bunu bizzat kendisinin yapamayacağını söyledi ve bildiğim kadarıyla kendisi beni önermiş. Dolayısıyla bana böyle bir teklif geldiğinde ''neden olmasın'' diyerek önce eşime sordum ve onun da destek olmasıyla Boğaziçi Üniversitesi'nde ders vermeyi kabul ettim. Yani burada olmanın nedeni aslında size bu bahsettiğim bağlantılar oldu ve şimdi mühendislik öğrencilerine ahşap yapılar tasarımı üzerine birikim ve bilgimi aktarmak için buradayım.

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki derslerimde ahşabın yapılarda son derece iyi sonuçlar veren, kullanımı kolay ve rahat ve aynı zamanda çok dayanıklı bir malzeme olduğunu göstermeye çalışıyorum. Ahşap son derece kolay bulunabilen, çevre dostu bir malzeme. Ahşap elde etmek için ormanları tüketmiyorsunuz, ya da ormanlara zarar vermiş olmuyorsunuz çünkü ağaç yeniden oluşabilen ve büyüyen bir canlı. Siz ormanlardan kereste elde etmek için ormandan, ormanın yıllık büyüme oranının çok altında kalan küçük bir bölümünü kullanıyorsunuz.

Türkiye bu bakımdan zengin bir ülke aslında, siz nasıl değerlendiriyorsunuz orman potansiyeli açısından Türkiye'yi?

Evet, şanslısınız, Türkiye'de çok ciddi büyüklükte orman arazisi var. Bu açıdan binalarda ahşap kullanımı daha fazla olabilir. Ve altını tekrar çizeyim, ormandan kereste sağlarken ormana zarar vermiş olmuyorsunuz, tam tersine ormanın yaşamasını ve sürdürülebilir olmasını sağlıyorsunuz. Ben profesyonel meslek hayatım boyunca bu konuya işaret etmeye çalıştım çünkü bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Ahşap, inşaat sektörü için daha iyi ve tercih edilir bir malzeme mi?

Belirttiğim gibi, ben inşaat mühendisiyim. Bu yüzden ahşap betondan daha iyidir veya beton kötüdür gibi bir fikri savunamam. Zira ahşap da beton veya çelik kadar hakkında fikir sahibi olmamız gereken bir malzemedir. Bunu bilelim ki neyin daha iyi ve ya kötü olduğuna, o projenin özelliklerine göre mühendisler karar verebilsinler. Dünyada çok önemli işler yapmış olan tasarımcılara bakın, bu ünlü isimler bazen ahşap bazen de beton kullanmışlardır. Bu açıdan her malzeme kendine özgüdür.

Ancak benim için kabul edilemez tek şey öğrencilerin ahşap hakkında hiç bir şey bilmemeleri olur. Eğer ahşap hakkında bilgileri yoksa onunla nasıl bir şeyler inşa edebilirler?

Ahşabın kendine özgü çok önemli özellikleri mevcut, yenilenebilir, hafif, dayanıklı, ekolojik olarak çevre dostu olması... Öğrenci bu malzemeyi tanımalı. Böylece mimarlarla veya orman mühendisleriyle geliştirecekleri projelerde ahşabı da kullanabilmeliler.

Türk Standartlar Enstitüsü de ahşap konusunda Avrupa standart kodlarını kabul etmiş bir kurum. Yani ahşabın yapı malzemesi olarak kullanımı konusunda tüm standartlar mevcut ancak tek bir şey eksik; o da Türk ahşabının kullanımı.

Bunu biraz açar mısınız, Türkiye’de Türk ahşabı kullanılmıyor mu?

Türkiye'de inşaat sektöründe Türk ahşabı kullanan toplam 38 şirket var, sadece 38! İtalya' ya baktığınızda oldukça küçük bir ülke ve bu İtalya için oldukça büyük bir sayı olabilir ancak Türkiye için çok yetersiz. Türkiye'de kullanılmakta olan ahşap /kereste çoğunlukla Rusya'dan geliyor. Neden Türk ahşabı kullanılmıyor? Bu bence önemli bir soru. Türkiye'de 13 orman fakültesi var ve bu fakültelerde Türk ahşabı /kerestesi gayet iyi biliniyor ancak işin mühendislik kısmında çok iyi bilinmiyor. Sanırım bu açıdan bir kopukluk söz konusu. Mühendislerin, mimarların ve ahşap alanında teknoloji uzmanlarının hep birlikte çalışması gerekiyor. Son yıllarda bu alanda çalışan, ahşabı yeniden gündeme getiren önemli organizasyonlar oluyor Türkiye'de. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları bünyesinde bazı ahşap restorasyon projeleri yürütülmekte.

Peki, ahşap yangın dayanıklılığı açısından nasıl bir malzeme?

Yeni ve modern ahşap yapılar yangına daha dayanıklı. Örneğin İsviçre'nin uzun bir ahşap mimari geleneği var. Farklı yapılarda yangının nasıl bir maliyete yol açtığına dair detaylı istatistikler yapıyorlar. Eski tip ahşap yapılara kıyasla yeni ve modern tekniklerle inşa edilmiş ahşap binalar yangın dayanıklılığı açısından bakıldığında diğer malzemelerle inşa edilmiş yapılarla aynı riski taşıyor.

Ahşap binalar aynı zamanda depreme de daha dayanıklı değil mi?

Evet, sismik bölgelerdeki yapılarda ahşap kullanımı oldukça önemli. Ahşap son derece hafif bir malzeme ve depremi yapının kütlesi ile doğru orantılı olarak düşünürseniz bir bina ne kadar ağır olursa hissedeceği depremin kuvveti de daha büyük olacaktır. Bu bakımdan ahşap hafif olmasıyla avantajlı. Güçlü bir depremde binaların çöküp çökmemesi çok önemli bir gösterge. Yeni ve modern ahşap binalarda deprem olduğunda çökme olmaz hatta deprem anında böyle bir binanın içinde olmak çok daha güvenlidir. Bina sallanabilir ama üzerinize çökmez ve bina içindeki eşyalar sabitlendiği sürece böyle bir binada hayatta kalırsınız. Eğer bina güncel, en yeni standartlara göre inşa edilmişse büyük bir deprem ve artçılarından sonra bile kullanılabilir durumda olacaktır.

Son olarak, ahşap binalar tsunami, kasırga gibi ekstrem durumlarda ne kadar dayanıklı?

Bu bir mühendislik ve tasarım problemi olduğu kadar aynı zamanda yönetimsel bir konu.  Örneğin Amerika'da insanların yüzde 90'ı ahşap evlerde yaşar. Bu ahşap evler kasırgalara, tayfunlara karşı güçlü ve dayanıklı değildir. Bu nedenle o evlerde yaşayanlar herhangi bir kasırgada evlerini bırakarak sığınıklara geçerler. Evin zarar görmesi veya yıkılması halinde de oturup tekrar yaparlar. Bu bir idari ilke meselesidir. Dolayısıyla her toplum, her ülke önlemlerini farklı şekilde alabilir.

 

Söyleşi: Özgür Duygu Durgun / Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar: Kenan Özcan